Değişen Dünya, Değişemeyen Lider

3 sene kadar önce Türkiye' de farklı sektörlerde faaliyet gösteren bir grubun çalışanlarıyla "İş yerimizi nasıl daha verimli ve keyifli kılarız?" konulu bir workshop gerçekleştiriyordum. Gruplar çalışmalarını bitirdikten sonra sıra sunumlara geldi. Katılımcılarım bir çok fikir üretmişti, büyük bir kısmını unuttum... Ancak bir tanesi vardı ki hala aklımdan çıkmadı:
“Yöneticimiz odaya geldiğinde ayağa kalmak zorunda kalmasak...”
Abarttığımı düşünenler olabilir. Bunun uç bir örnek olduğunu kabul ediyorum. Ancak emin olduğum bir şey var ki, Türkiye’den neden az sayıda dünya markası çıkıyor sorusunun biraz da Türkiye’de dünya çapında Liderlik becerilerine sahip yöneticilerimiz var mı sorusuyla karşılamamız gerekiyor.
Ne yazık ki birçok şirkette “Liderlik” uygulamaları günümüz çalışanının değişen liderlik ihtiyaçları ile uyumlu değil. Çalışanların arzuladığı yönetim biçimi ile çalışanların mevcut yönetilme biçimi arasındaki uçurum gitgide açılıyor. Bu da işe adanmışlık ve çalışan tatminin azalmasına neden oluyor. Biliyorsunuz, mutsuz çalışanlar ancak umutsuz sonuçlar üretir. Her gün bir yerlerde “Her 10 çalışandan 6’ sı memnun değil” ve ya “Çalışanların %74’ ü işe adanmışlık problemi yaşıyor” cümleleri ile biten bir çok araştırma görüyoruz. Gelin buna etki eden temel faktörleri beraberce keşfedelim...
1. Değişen Çalışan Profili:
Bugünün çalışanı artık çalıştığı organizasyondan daha farklı şeyler bekliyor. İş garantisi ve zamanında yatan maaş artık X, Y ve Z nesillerinin ihtiyaç ve beklentilerini karşılamıyor. Hayatımıza özgürlük, kişisel gelişim, bağımsız karar verebilme, esnek çalışabilme gibi aşina olmadığımız ve nasıl yönetileceğini bilmediğimiz kavramlar girdi.
Bunun yanında daha eğitimli bir çalışan profiliyle karşı karşıyayız. Bir çok şirkette yöneticiler, kendilerinden daha fazla akademik geçmişi olan astlarla beraber çalışıyor.
2. Değişen İş Tanımları:
Çok değil daha 10 – 15 sene önce, ağırlıklı emek yoğun bir performansı maksimize etmeye çalışırken şimdi organizasyonlar içinde artan oranlarda beyin gücünü yönetmeye çalışıyoruz. Rekabet mal ve hizmetten, fikir üstünlüğüne doğru kaymaya başladı. Bilgi işçilerin sayısı gün geçtikte artıyor. Artan otomasyon ve üretimin daha ucuz bölgelere doğru kayması gerçeğini de buna ekleyelim. Sonuç, David Rock’ un Quiet Leadership kitabından bir alıntı ile açıklanabilir duruma geldi: “Bir fabrika hayal edin... Sanatçıların resim yaptıkları bir fabrika olsun. Yöneticilerinin, resim yeteneğinin nasıl geliştirilebileceğine dair hiçbir fikirlerinin olmadığı ancak nasıl daha iyi kanvas ve çerçeve yapılacağı konusunda uzman oldukları bir fabrika...”
3. Artan Rekabet ve Globalleşme:
Her iki kavramı ayrı ayrı ele almak gerekebilir. Ama kısaca özetleyecek olursak, globalleşme ile beraberinde artan rekabet bugün daha hızlı kararlar alabilmeyi ve hemen değişebilmeyi gerektiriyor. Kısa süre önce yan şirketiniz rakibinizdi, bugün Kanada’ nın bir devi. Bununla beraber çalışanlar eskiye oranla daha zengin. Ayrıca daha serbest dolaşabiliyor. Kısa süre önce çalışanınız olsa olsa yan şirkete geçebilirdi. Şimdi Kanada’ dan gelen bir iş teklifini rahatlıkla değerlendirebilir.
4. Ve... Değişemeyen Liderler:
Önce emeği doğru yönetmeyi öğrendik. Bugün ise süreçleri yönetmekte gayet başarılı yöneticilerimiz var. Hepsi kuralların nasıl işlemesi ve işletilmesi gerektiğini biliyor. Ancak bu geçişten daha hızlı bir değişim yaşıyoruz. Bugün uyguladığımız emir – komuta temelli yönetim sistemleri artık ihtiyaçları karşılamıyor. Çünkü süreç optimizasyonu tahtını fikir zenginliğine bıraktı. Yani yöneticiler beceri öğretmeye çalışıyor ama fikir zenginliği yaratacak düşünme biçimlerini ve çalışma iklimini nasıl öğretecekleri konusunda çaresizler.
Özetle:Artık liderlerin insanların düşünme biçimlerini nasıl geliştireceklerini öğrenme zamanıdır. Düşünmek, pek çok çalışanın yapmak için ücret aldıkları bir eylemdir ve pek çok çalışan böyle bir girişimle daha fazlasını başarabilecek kapasite. Eğer bu dönüşümü gerçekleştirebilirsek o zaman tüm dünya ile rekabet edebilecek bir güce bir adım daha yaklaşmış olacağımızı düşünüyorum. Organizasyonlar liderlerini zirveye taşımak daha yüksek bir etkinlik seviyesine çıkarabilmek için desteklemelidir.