top of page

Evrene bırak, iyi olsun...


İş ve özel yaşamımızda başarıya ulaşmak için şimdiye dek pek çok yol denediğinize eminim. Konuşmayı denediniz, susmayı denediniz, bir şeyleri başlatmak, bitirmek için çaba harcadınız… Kimi zaman başarılı oldunuz, kimi zaman hayal kırıklığına uğradınız. Peki, daha iyisini nasıl elde edebiliriz?

Siz de benim gibi “Evrene bırak, iyi olsun” mesajlarından sıkılan biriyseniz okumaya devam ediniz.

İçinde bulunduğum sektör nedeni ile 10 yılın üzerinde bir süredir binlerce katılımcı ile gerçekleştirdiğim seminerlerde sıkça duyduğum yorumlardan biridir: “Hocam yani Pollyanna’ cılık mı oynayalım?” Her defasında bıkmadan “Hayır” diye yanıtlarım bu soruyu. Çünkü düşünürün dediği gibi aksiyon olmadan “vizyon” un hayalden ibaret olduğuna inanırım.

Peki, yok mudur bunun bir dengesi? Hadi gelin bu soruyu yanıtlamadan önce, başarının olmazsa olmaz ilk şartı olan ancak sıklıkla yanlış anlaşılan “Olumlu Zihinsel Tutum” kavramına biraz daha yakından bakalım.

Olumlu düşünmek ve pozitif beklentiler içinde olmak fazla iyimser ve hayalci algılanan bir önermeden biraz daha fazlasıdır aslında. Hatta tam tersi, olay ve durumları gerçekçi gözlerle görebilmek ve ardından atılacak adımları dikkatle seçebilmek için gereken doğru psikolojik ortamı yaratmanın ön koşuludur.

Yanlış anlaşılmasının nedeni nedir bilemem; Bu alanda yaratılan büyük ticari pazar, bu nedenle kavramların speküle edilmesi, belki insanların bu yolla kendilerini çok daha iyi hissetmesi, yaşadığımız bilgi karmaşası nedeni ile idrak edilmemesi… Pek çok nedeni olabilir. Ancak gerçek şu ki aklı başında, sağlam bir özgeçmişe sahip pek çok yazarın kitabı hiç de öyle “evrene bırak, gerisini boş ver gitsin” türünden mesajlar içermiyor.

Bizde doğruluğu tartışılır bir söz vardır: Bardağın dolu tarafını görmek. İyi de boş kısmını ne yapacağız? Gerçek olumlu zihinsel tutum bardağın hem dolu hem de boş kısmını aynı anda görebilmeyi içerir. Bir de tabi boş kısmı doldurmak için sizi heyecanlandıran, içsel motivasyonunuza katkıda bulunacak gerçekçi bir yol haritanız var mı?

Başarmak kavramı yukarıda da sözü edildiği gibi hassasiyetle belirlenmiş hedeflerle başlıyor. Ulaşmak istediğimiz bir nokta yoksa, başarı da yok ne yazık ki. Özellikle iş hayatında gelişim seminerlerinde katılımcılarımla en çok üzerinde konuştuğumuz konulardan biridir bu. Şimdi bir düşünün, ulaşmak istediğiniz, ulaştığınızda gerçekten mutlu olacağınız (yağmurdan kaçarken doluya tutulmayalım) noktayı tanımladınız mı? Yoksa iş hayatının karmaşası ve koşuşturması içinde, o ne istediğinizi adınız gibi bildiğiniz günler artık çok eskide mi kaldı?

% 100 Düşünce Gücü” isimli kitabında Jack Ensign Addington bu konuda aşağıdaki anısını aktarmış:

"Geçen gün Kanada'nın Winnipeg Kenti'nden genç bir adam bana telefon etti. Kitaplarımdan birini yeni okumuş. Gelip beni görmek için izin istedi. Üç gün sonra çalışma odamda, karşımda oturuyordu. Yaptığım radyo programlarını tartışırken birden bana, "Amaçlarınız nelerdir?" diye sordu, itiraf etmeliyim ki o an söyleyecek bir şey, bulamadım. Bir yandan senaryo yazımı ve dersler, konferanslar, öte yandan da yüklü bir yazışma programının doldurduğu günlük çalışmalarıma dalıp gerçek amaçlarımı gözden kaçırdığımı fark ettim. Bir zamanlar günlüğüme amaçlarımı kaydederdim, ama artık yapılacak işleri tamamlamak için gereken ve her günümü kapsayan koşuşturma içinde bu amaçlar yitip gitmiştiler. Ancak, genç adamın sorusu aklımı başıma getirmişti. O anda amaçlarımı unutmuş olduğumu fark ettim.

Genç adamın sözleri, beni yeniden günlüğüme Amaçlara ulaşmak için beş ilke kaydettiğim hayallerime geri döndürmüştü. Şu sözleri bana bundan sonraki bölümü yazmam için ilham kaynağı oldu: “Yapmamız gereken şey, şu anda olanaksız gibi görünseler de, amaçlarımızı belirlemek ve hedefe doğru ilerlemektir."

Hayat sizin hayatınızdır. Ondan ne beklediğinize sadece siz karar verebilirsiniz. Yaşamdan artık başka bir şey beklemeyecek kadar halinden memnun bir çok insan mı var? EMİN MİSİNİZ?

Çoğumuzun hayalleri ve arzuları vardır. Ancak çok azımız bu hayalleri hedeflere dönüştürebiliyoruz. Çünkü amaçları tanımlamak ve atılması gereken adımları belirlemek muhtemelen yaşamımızdaki bazı kalıpları kırmak, bazı alışkanlıkları değiştirmek ve karar vermek konusunda yoğun bir çaba gerektirir.

Ama akıntıya kapılıp gitmek, dalgalarla boğuşmaktan daha kolaydır. Genellikle hayatımızdaki olumlu bir değişikliğin veya karşımıza çıkacak iyi bir fırsatın ancak şans eseri olabileceğini düşünürüz. Evet, bazılarımızın hayata daha şanslı başladığı bir gerçektir. Ancak pek çok kişinin de sıfırdan büyük başarılara imza attığı gerçeği kadar gerçektir.

Performansı yükselten ve etkinliği sağlayan teknikler, gelişime ve değişime açık, olumlu bakış açıları ile bir araya gelince kalıcı sonuçlar yaratır. Doyumlu, kaliteli ve etkin bir hayata, kestirme yollarla ve hızlı tekniklerle ulaşmak gerçekçi değildir. Kendini ve değerlerini yeterince tanımayan, kendini ve başkalarını anlamaya çaba ve zaman harcamayan, hayata bakış açıları üzerinde düşünüp onları değiştirmeye ve geliştirmeye gayret göstermeyen kişi, hayatını iyileştirmek ve başarıya ulaşmak için bir teknikten diğerine geçecek ve her geçişte bir önceki tekniği suçlayacaktır.

Hayatımızda sorun olarak gördüğümüz ve çevremizdeki kişi veya koşullardan kaynaklandığına inandığımız bir çok durum vardır. Dönüp kendimize ve olaylara farklı bir gözle baktığımızda, sorunları çözebilecek gücün kendimizde olduğunu görebiliriz.

Öne Çıkanlar
Güncel
Arşiv
Kategorilere Göre
Henüz etiket yok.
Bizi Takip Edin!
  • LinkedIn Social Icon
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
bottom of page